Nankör
Kubbealtı Lugatı
(ﻧﺎﻧﻜﻮﺭ) sıf. ve i. (Fars. nān “ekmek” ve kūr “kör” ile nān-kūr’dan) Gördüğü iyiliği unutan, iyilik bilmeyen (kimse).
A nankör, a kâfir-i nîmet, sana evlât muamelesi etmeme karşı bana vereceğin karşılık bu mu idi? (Ahmed Midhat Efendi).
Ben nankör değilim, iyilik bilir bir kadınım (Hüseyin R. Gürpınar).
Nankör çıktı iyilik ettiğim adam (Câhit S. Tarancı).
Türk Dil Kurumu (TDK)
sıfat İyilikbilmez
"Nankörler! Yediğiniz ekmek boğazınızda dursun." - Halikarnas Balıkçısı
Nankörlük
Kubbealtı Lugatı
1. Nankör olma durumu: Bir yanda sürüp giden nankörlüğümüz (Câhit S. Tarancı).
2. Nankörce davranış: Bir nankörlük, bir korkaklıktı belki bu (Bekir Büyükarkın).
Nankörlük etmek: Nankörce davranmak, yapılan iyiliğin kıymetini bilmemek: Ne de olsa bende birçok emeği vardı.
Nankörlük etmem doğru olur muydu acaba? (Kerîme Nâdir).
Türk Dil Kurumu (TDK)
1. isim Nankör olma durumu
2. Nankörce davranış, küfran, küfranlık
"Kadın ağzını açmış, gözünü yummuş, ne nankörlüğünü ne taş yürekliliğini bırakmıştı." - H. E. Adıvar