15:56, 28 Nisan 2025 Pazartesi



Ana Sayfa > İzler |

Yalnız olman için daha ne yapabilirim?

Seni görmezsem yalnız olmadığını nasıl soralım?

Yalnız olman için daha ne yapabilirim

 

Yalnız (sıfat ve isim)

Kubbealtı Lügât

1. Yanında başka biri bulunmayan, başkası ile birlikte olmayan (kimse): Pes bilin yalnız kişi güçsüz olur / Biriken devleti uçsuz olur (Âşık Paşa’dan). Sevgilimdi, eşimdi / Yalnızım fakat şimdi (Orhan S. Orhon – Ö.T.S.). zf.

2. Tek başına: Hulyâ gibi yalnız gezinenler koya indi (Yahyâ Kemal). Ben de hemen odadan çıkmak ve yalnız kalmak istiyordum, fakat yapamadım (Peyâmi Safâ).

3. Sâdece: Kandilli’den Çubuklu’ya çıktık gezintiye / Yalnız kürek sadâsı gelen bir kayıktayız (Yahyâ Kemal). Başının her tarafı sargılarla kaplı, yalnız bir yanağı ve bir gözü dışarda kalmış (Peyâmi Safâ). Hatırlayacaksın beni gözlerin yaşla dolu / Güzelliğin yalnız mısrâlarımda kaldığı gün (Orhan V. Kanık).

4. bağl. Fakat, ama: Yalnız, bende meçhul bir hastalık vardı, sekiz yaşımdan beri çekiyordum (Peyâmi Safâ). Yalnız iki noktaya iyice akıl erdiremiyorum (Refik H. Karay). Yalnız fazla vehham ve korkaktı (Reşat N. Güntekin).

Yalnız başına: Tek başına, sâdece kendisi, tek olarak: On iki bin Osmanlı’nın göreceği hizmeti yalnız başına yapmaya memurdum (Nâmık Kemal). Halbuki yalnız başıma olsam evime pekâlâ gidebilirim (Ahmed Midhat Efendi). Yalnız başıma demir parmaklıklı kapıdan içeriye girerdim (Peyâmi Safâ).

- Yalnız kalmak: 1. Yanında kimse olmamak, tek başına bulunmak: Ben de hemen odadan çıkmak ve yalnız kalmak istiyordum, fakat yapamadım (Peyâmi Safâ). Öyle yalnız kaldım ki hayâtımda (Câhit S. Tarancı). Çocukluğunun mühim bir devrinde çok yalnız kalan Mümtaz kendi kendisiyle konuşmayı severdi (Ahmet H. Tanpınar). 2. Baş başa kalmak: Acem Ali Bey’le Sandalcı yalnız kalmışlardı (Ahmed Midhat Efendi). Şimdi ikisi yalnız kalmışlardı (Kemal Tâhir).

- Yalnızca zf. 1. Sâdece. 2. Yalnız olarak: Nâlân yorgunluğunu bahâne ederek yalnızca odasına çıkıp kapanmıştı (Kerîme Nâdir).

 

TDK (Türk Dil Kurumu)

1. sıfat Yanında başkaları bulunmayan "Sokaktaki yalnız çocuk."

2. zarf (ya'lnız) Yanında başkaları olmayarak "İki refik, sevgili arkadaşlarını yalnız bırakmak istemediler." - A. H. Müftüoğlu

3. zarf (ya'lnız) Yalnızca "Kendisini yalnız Bombay'a kadar götürecek tren parası vardı." - F. R. Atay

4. bağlaç Ama "Giderim yalnız arkadaşlarımı isterim. Güzel yalnız biraz renksiz."

5. isim, ruh bilimi Toplumsal ilişkilerden yoksun veya yoksun bırakılan kişi

 

Yalnızlık (isim)

Kubbealtı Lügât

1. Yalnız olma, yanında kimse bulunmama durumu: Rûha korku veren bir yalnızlıkla ürperiyorum (Yusuf Z. Ortaç). Kavuşmuştum artık aradığıma / Bir insan karıştı yalnızlığıma (Enis B. Koryürek). O yıl yalnızlık bütün korkunçluğu ile içime çökmüştü (Kerîme Nâdir).

2. Issızlık, tenhâlık: Bozkırın yalnızlığında karşımıza birdenbire bin bir gece büyüsüyle çıkan o koskoca kervansaraylar (Ahmet H. Tanpınar). 


TDK (Türk Dil Kurumu)

1. isim Yalnız olma durumu, kimsesizlik "Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir / Gittikçe artıyor yalnızlığımız" - C. S. Tarancı

2. Kimse bulunmama durumu, ıssızlık, tenhalık

 



İlgili Konular ⟩ » Sözlük » video


İlgili Haberler