15:22, 28 Nisan 2025 Pazartesi



Ana Sayfa > Bilir |

Açlığın dünyayı saracak beyaz adam

Zamanın başkanı Franklin Pier­ce yerilierin şefi Seatle'a haber yollayarak, yüksek bir tutar karşılığında topraklarını satın almak istediklerini belirtir. Şef Seatle çaresiz teklifi kabul eder, ama durumu içine sindiremez. Belki de çaresizliğinin acı­sını biraz hafifletmek için başkana bir mektup gönderir.

Açlığın dünyayı saracak beyaz adam

Washington'daki büyük başkan topraklarımızı satın almak istedi­ğini bildiren bir haber yollamış. Dostluktan söz etmiş büyük baş­kan. Ama biz sizin dostluğumuza ihtiyacınız olmadığını biliriz. Biz onun isteğini düşüneceğiz, zira eğer satmaya razı olmazsak belki o zaman da beyaz adam tüfeğiyle gelecek bizim toprak­larımızı zorla alacaktır.

Gökyüzünü nasıl satın alabilirsiniz?
Ya da satabilirsiniz?
Ya toprakların sıcaklığını?
Havanın taze kokusuna,
Suyun pırıltısına
Sahip olmayan onu nasıl satabilir?
Kutsaldır bu topraklar benim ve milletim için...
Yağmur sonrası ışıldayan her çam yaprağı,
Denizi kucaklayan kumsallar,
Karanlık ormanların koynundaki sis,
Vızıldayan her böcek,
Bu toprakların her bir parçası milletim için kutsaldır.
Ve bilin ki, kızılderili adamın anıları
Ağaçların öz suyunda saklıdır.
Beyazların ölüleri, yıldızların altından geçmek için uzaklara giderken, doğdukları toprakları unuturlar. Fakat bizim ölülerimiz bu büyülü dünyayı hiçbir zaman unutmazlar.
Çünkü toprak bizim anamızdır.
Biz bu toprakların bir parçasıyız. Onlar da bizden birer parçadırlar.
O güzel kokan çiçekler bizim kız kardeşlerimizdir.
Geyik, at ve büyük kartal da erkek kardeşlerimiz...
Yüksek kayalıklar, yeşil çayırlar,
Ilık sıcak vücutlarıyla taylar ve insanlar,
Hepsi bizim ailemizdir.

Washington'daki büyük başkan bizden topraklarımızı istediği zaman bunları da istiyor.
O bizden çok şey istiyor.
Büyük başkan bize bir yer vereceğini ve bizim orada rahatça yaşayabileceğimizi haber veriyor.
O bizim babamız biz de onun çocukları olacakmışız.
Büyük ruh milletimizi sever, fakat kızılderili çocuklarını terk etti.
Şimdi size makineler yolluyor, sizin için büyük köyler yapacak.
Ve beklenmedik yağmurlar sonrası ırmaklar nasıl yataklarından taşarlarsa siz de çok geçmeden bu toprakları dolduracak her tarafa taşacaksınız.

Bizler yetim kaldık.
Bilesiniz ki,
Derelerin ve ırmakların içinden geçerken pırıldayan sular, yalnızca su değildir
Atalarımızın kanlandır onlar.
Size bu topraklan sattığımız zaman, bilesiniz ki, onlar kutsaldır.
Sizin çocuklarınız da öğrenmelidir onların kutsal olduklarını
Ve... Göllerin berrak sularında oynaşan her yansının
Benim milletime ait masalları, hikayeleri anlatmakta olduklarını
Benim atalarımın sesleridir sularda şakırdayan sesler
Bunları hatırınızda tutun ve çocuklarınıza öğretin.
Esirgemeyin iyiliğinizi ırmaklardan ve diğer kardeşlerimizden.
Babalarının mezarlarını geride bırakır beyaz adam,
Onu elde ettikten sonra ilerilere gider.
Toprak onun kardeşi değil düşmanıdır.
Babalarının mezarını ve çocuklarının doğum hakkını çabucak unutur.
Annesi olan toprak ve kardeşi olan gökyüzü satılacak talan edilecek şeylerdir onun için
Ya da koyunlar parıldayan inciler gibi satın alınacak...
O toprağı çocuklarından çalar ve yine ilgilenmez.

Açlığın dünyayı saracak beyaz adam
Ve ardında çölden başka bir şey kalmayacak!
Beyazların şehirlerinde sessizlik yoktur.
Oralarda ilkbahar yapraklarının sesini, uçuşan böceklerin vızıltısını işitemezsiniz.
Gürültü patırtı kulaklarınızda uğuldar,
Kuşların ötüşünü, su başında kurbağaların bağırışını işitemezsen bu dünyada ne kalır ki?
Kızılderili adam vahşidir, sizin şehirlerini anlamaz .
O bir gölün üstünden geçen rüzgarın mülayim gürültüsünü sever.
Öğleyin yağan yağmurun temizliği, taze çam yapraklarının ağırlaştığı rüzgar kokusundan hoşlanır.
Kızıl adam için hava kıymetlidir çünkü; hayvan, ağaç ve insan hepsi aynı havadan pay alır.
Beyaz adam teneffüs ettiği havanın farkında değil sanki.
Birkaç gün önce ölen adamın kötü kokuları duymayışı gibi...
Eğer topraklarımızı size satarsak, onu mübarek bir şey olarak değerlendirmeli, çayır çiçeklerinin üzerinden geçen rüzgarın onun kokusuyla nasıl tatlı koktuğunu duymalısınız.

Topraklarımızı satma konusunda düşüneceğiz.
Eğer buna karar verirsek bir şartımız olacak.
Beyaz adam topraklarımızdaki hayvanlara kardeşleri gibi muamele etmelidir.
Ben bir vahşiyim ve başka türlüsünü anlayamam.
Demir at (lokomotif) öldürüp çürümeye bıraktığınız binlerce buffalodan nasıl daha kıymetli olabilir?
Hayvanlar insanları bıraksa
İnsanlar ruhlarının yalnızlığından ölmez mi?
Hayvanların başına gelen insanların da başına gelecektir.
Toprağın başına gelen oğullarının da başına gelecektir.
Toprak bizim anamızdır.
İnsanlar toprağa tükürürse kendi yüzlerine tükürmüş olurlar.
Toprak insana değil, insan toprağa aittir.
İnsan hayat dokusunun içindeki bir liftir sadece
Beyaz adam neyi satın almak istiyor?
Gökyüzü ve toprakların sıcaklığını mı?
Koşan antilopların çabukluğunu mu?
Biz size bunları nasıl satabiliriz?
Ve siz nasıl satın alabilirsiniz?
Bir kağıt parçasını imzalayıp verdiğiniz için her şeyi yapabileceğini mi zanneder beyaz adam?
Havanın taze kokusuna suyun pırıltısına sahip değilsek, bunu nasıl satabiliriz size?

Son buffalo da öldüğünde onları yeniden geriye alabilir misiniz?
Beyaz adam geçici bir iktidardadır ve o kendisini bütün dünyanın kendisine ait olduğu tanrı sanmaktadır.
Bir insan annesine sahip olabilir mi?
Günlerimizin kalan kısmını nasıl geçireceğimiz önemli değil.
Çocuklarımız babalarını gururları kırılmış ve yenilmiş gördüler
Savaşçılarımız utandırıldılar. Yenilgiden sonra günlerini miskince geçirdiler.
Vücutlarını tatlı yemekler ve kuvvetli içkilerle zehirlediler.
Birkaç kış ömrümüzün kaldığı bu topraklarda yakında matemimizi tutacak bir tek kişi bile kalmayacak ama niye ağlayayım?
İnsanlar denizdeki dalgalar gibi gelip geçerler.
Biz gidiyoruz, ama beyaz adamın da keşfedeceği şeyi şimdiden biliyoruz.
Bizim tanrımız da aynı tanrıdır.

Sizler belki bizim topraklarımıza sahip olduğunuzu düşündüğünüz gibi, ona da sahip olacağınızı düşünüyorsunuz fakat buna muktedir olamayacaksınız.
O insanların tanrısıdır. Kızılderililerin de beyazların da...
Bu topraklar onun için kıymetlidir. Onları yaralamak onların yaratıcısını hor görmek demektir.
Beyazlar da bir gün bu topraklardan bu dünyadan gidecektir. Belki de bütün ırklardan daha çabuk.
Yataklarınızı zehirlemeye devam edin.
Ve bir gece kendi çöplerinizin içinde boğulacaksınız...
Bütün buffalolar öldürüldükten, yaban atları ehlileştirildikten, ormanların en gizli köşeleri binlerce insanın ağır kokusu ile dolduktan, sevimli tepelerin görüntüsü konuşan tellerle kirletildikten sonra,
bir bakacaksınız ki,
gökteki kanallar yok olmuş...
hızlı koşan taya ve ava elveda demişsiniz
bu ne demek biliyor musunuz?
Bu hayatın sonu ve sırf daha fazla hayatta kalmanın başlangıcıdır.
Biz her şeyden önce her insanın istediği gibi yaşama hakkını tanır ve sayarız.
Eğer teklifinizi kabul edersek bu sadece yeni toprakları güvenlik altına almak için olacaktır.
Belki orada kısa günlerimizi kendi alıştığımız şekilde geçirebileceğiz.

Son kızılelerili bu dünyadan gittiği ve onun hatırası yalnız bir bulutun sonsuz çayırların üzerindeki gölgesi olarak kaldığı zaman,
babalarımızın ruhu bu kıyılarda ve ormanlarda yaşamaya devam
edecektir. Çünkü onlar bu toprakları seviyorlardı.
Yeni doğan bir çocuğun annesinin kalbinin atışını sevdiği gibi.
Size bu toprakları sattığımız zaman siz de onları bizim sevdiğimiz gibi seviniz.
Onlarla bizim ilgilendiğimiz gibi ilgileniniz.
Onları bugün bulduğunuz gibi hatırlayınız.
Ve bütün kuvvetinizle, ruhunuzla ve kalbinizle onları çocuklarınız için koruyunuz.
Ve tanrının hepimizi sevdiği gibi siz de onları seviniz...



İlgili Konular ⟩ » Şef Seattle » Franklin Pierce